Beşiktaşta Schuster, hemen ardından Galatasarayda Hagide mecburiyetten takımından gönderilenler kervanına katıldı. Yine geriye hüsran, alınması gereken dersler kaldı
Üzerinde durulması gereken, Türk futbolunun, gerek futbolcu ve gerekse teknik direktör açısından yabancı statüsünde geldiği konum.
Evet, onlar futbolun birer yıldızı olarak ülkemize geldi. Schuster, 2007 de çalıştırdığı Real Madridi 2008 sezonunda Lig ve Süper Kupanın sahibi yapıyor. Hagi, teknik direktör olarak değil de futbolcu olarak karizmatik bir kimlik
İki teknik adam şuan ülkemizde yok. Ülkemize gelen ve havaalanında omuzlarda karşılanan, imparator gibi ağızlardan çıkan yapma sloganlarla karşılanan bu tür teknik adam ve oyuncular, fesh edilen sözleşmelerinde sonra, ağırlıklı olarak sadece tercümanları tarafından uğurlanmışlardır. Niçin tercüman diye bir soru akla gelebilir (?) Onunda nedeni, pasaport işlemlerini hızlandırmak, dahası bir an önce uçağa bindirilip göndermek, olabilir (!)
Gidiş o gidiş Önceden, yabancı teknik adam ve futbolcular ülkelerine gider gitmez, para sevdası iştahlarının kaybolmaması için soluğu Uluslararası Spor Mahkemelerinde (CAS) alırdı. Peşi sıra ödenen ve milyonlarla tarif edilen Dolar ve Eurolar. Bugünlerde ise bu yok. Yönetim, teknik adam ve futbolcuyla sıkı bir pazarlık ve sıcağı sıcağına ödenen milyon dolarlar.
Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan, TRT 1 de katıldığı canlı yayında futbolla ilgili düşüncelerini ifade ederken, yabancı sayısının çokluğunun yarardan çok zarar getireceği gerçeğinin altını çizdi. Söylediklerinin daha net anlaşılması için Süper Ligin ilk dört sırasında yer alan takımların başındaki teknik adamları yerli olmalarının kazanç saymaktaki hassasiyetini dile getirmişti. Ülke Başbakanının bu açıklaması, ziyan olan sıcak paraların, ülke ekonomisi içinde büyük kayıp olduğu manasına gelmektedir. Bu husus da ayrı bir yazı ve tartışma konusu…
*****,
Evet, Hagi büyük bir pazarlık sonucu gitti. Her yabancı gibi o da Türkiyeye adeta koşarak geldi…
Bakıyorsunuz da aynı Hagi, 2000li yıllarında futbolcu, 2005 yıllarında teknik adam olarak ülkemizde değimiydi (?) Peki onun, aralıklı da olsa gidip, tekrar gelmesinde ki gaye neydi..(!) Ortaya bir gerçek çıkıyor, Haginin kumaşını Galatasaraya uyarlamak. Yöneticilerin unuttukları, dahası işlerine gelmediği için anlamadıkları bir gerçek var (dı), Hagi futbolcu olarak tribünleri ayağı kaldıracak ve koru halinde I Live You söyleten bir isim. Tıpkı Sapla saman birbirine karıştırılmaması gerçeğinde olduğu gibi, Hagi iyi bir futbolcu olabilir ama futbol literatüründe Her iyi futbolcu, iyi bir teknik adam olamaz tanımını unutmamak gerek.
Teknik adam bir fenomendir. Düşüncesi, konuşması, duruşu kısacası hal ve hareketleriyle. Hagi futbolcu olarak üst seviyede bir oyuncuydu, bunu kimse inkar edemez. Ama aynı olumlu yaklaşımı teknik direktörlüğü için söylemek mümkün değil (!) 2005 yıllarına gidip Galatasaray´in 3,5 yıllığına Franck Ribery imza attığı ve bu transferden kendisinin haberi olmadığı açıklamasının detaylarına girmeyeceğim…
Yakın bir geçmişte Misimoviç gerçeği var. Sarı-kırmızılı Yönetimin sezon başında 3,5 yıllığına 7,5 milyon Euro´ya transfer ettiği Bosnalı oyuncunun, önce Rijkaard, sonrasında ise Haginin kişisel kapris ve takıntısı yüzünden koca bir sezon boyunca dokuz maçta forma giymesinin tatmin edici bir açıklaması olamadı. Bosna-Hersek Milli Takımının da yer alarak başarılı futbolunu, kariyerinin en üst basamağına yükselten bu futbolcu iyi değildi, Dinamo Moskovada ne işi var…(!) Formasını giydiği Milli Takımının Romanya ile oynayacağı maçtan önce yaptığı açıklamada Romanyaya karşı kazanmak istiyorum. Hagi iyi bir futbolcuydu ama iyi bir adam, iyi bir antrenör asla olamadı düşüncelerini dile getirmişti.
Rumen teknik adam tarafından 7,5 Euroluk Borsa-Hersekli oyuncunun takımdan gönderilmesinin bir nedeni de, ne gariptir ki sakız çiğnemesinin disiplinsizlik olarak değerlendirilmesi. Yine gönderilen kim Elano. Elano kim (?) Dünya Kupası görmüş Brezilya Milli takımının oyuncusu. Yine kişisel kapris ve takıntılar yüzünden Hagi tarafından Gatasaraydan gönderilen Elano için Zaman Gazetesinin değerli spor yazarı Zeki Çol güzel bir araştırma yapmış. Araştırmada ilginç tespitler yansımış; Hagi´nin beğenmediği, G.Saray´ın dirsek çevirdiği, Brezilya Milli Takımı´nın ilk on birinde oynamasına karşın kıymetinin bilinmediğinden ülkesinin yolunu tutan Elano, Sao Paulo Eyalet Ligi´nde gol krallığında ilk sırada. Peki bu nasıl oluyor? Öyle ya, 1,5 sezonda oynadığı 44 maçta topu topu 8 gol atan bir oyuncu, tebdil-i hava yapınca, hangi sihirli formülle 8 maçta 8 golle liginin golcülüğüne soyunuyor?
Tamam. Georgia Hagi geldi ve kendi takımı kuracak öylemi (!) Bir teknik direktörün, gelir gelmez Milli Takımın düzeyindeki kariyerini ve başarısını ispatlamış oyuncuları göndermek ne kadar anormal ise yanı şekilde kuracağı takıma kazandıracağı yeni oyuncuların hangi tür yapıya sahip olduğu, kapasitelerinin yeni takımıyla uyuşup uyuşmadığını sorgulamakta o derecede önemli.
Rumen teknik adamın operasyonu sonucunda kimlere kadroya kattı; Culio, Colin Kazım, Stancu, Yekta, Zapata. Bu transferlerle takım, kadro (şişkinlik) olarak güçlendirildi. Ortaya konan Performansla ise puan durumunda açık ve net olarak gözüktü. Deyim yerindeyse, fiyasko.Şimdi size hokkalı bir soru; Sezon sonu Galatasarayın başına getirilecek yeni teknik adam bu isimlerin hangisini ister (?). Yine iddialı bir söz; Hiç birin, bilemediniz sadece birini (!). Bu kadar açık ve net konuşuyorum. Bu bir nevi şu anlama geliyor, mevcut futbolcuları iptal edilen sözleşmeleri, ve transfer edilen yeni futbolcular. Ve ortaya çıkan ekstra bir bütçe (Burada yine Sayın Başbakanın anlatmak/vurgulamak istediği konuya geliniyor..)
Devre arasında Rumen teknik direktörün işgüzarlığı sonucu olarak kaliteli kumaşların (futbolcuların) yerini defoluları almıştı. Bu söylediklerimiz, azda olsa kafalarda abartı olarak gelebilir ama gerçek bu. Madem öyle, gerçeği bir iki örnekle somutlaştıralım. Stancu ; En önemli transfer gözüyle bakılan ve ilk oynadığı maçlarda Barosu aratmaz denilen 5 milyon Euroluk Rumen oyuncu, daha sonraki maçlarında performansında kendine özgü, fark oluşturacak, göz doldurur bir yanının olmadığı görüntüsü çizdi. Culio ; Servet Çetinle yan yana Galatasaray savunmasında yer alan Arjantinli oyuncu, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) karşılaşmasında yaptığı bariz hatalarla rakibin sonuca gitmesine kolaylaştırdı. Bir oyuncu tek maçla değerlendiril mi, kesinle hayır. Takımı yönlendirmede zaafları var, özellikle sol ayağı iyi kullanması onun sahip olduğu büyük avantaj, ayağında topu çok tutması ve hücuma yönelik takımı ataklarda başarı gösterememesi dezavantajlarından. Sırada kim var, Colin Kazım ; Fenerbahçenin 2007 yılında 3,5 yıllığına renklerine bağladığı futbolcu, hatırlanacağı gibi devre arasında Galatasaraya geldi. Transferinde ki asıl gaye Rumen teknik adamın kaprisleri/takıntıları sonucunda takımdan koparılan Borsa-Hersekli Misimoviçe alternatif görülmesi. Bu transfere en çok Fenerbahçe camiası sevindi. Onunda nedeni, Kazımın gol bölgesindeki beceriksizliği. Teknik özelliği ise performansını şans bulduğunda, oyunun (doksan dakika) yayamayan, takım oyunundan uzak, gol vuruşlarında vasatı aşamayan bir futbolcu. Sarı-kırmızılı takımın kaybettiği her puandan sonra, tarihi rakiplerinin (Fenerbahçeye) zirve yolunda işini kolaylaştırdı. Yine devre arası takıma kazandırılan kaleci Zabata . 33 yaşındaki Kolimbiyalı kaleci, yediği ucuz gollerle, rakip hücum oyuncuların kâbusundan çok, adeta sevinç kaynağı. Onun hakkında sözün özünü, usta kalem Hıncal Uluç söylüyor; Romanya gibi bir ligde yedek kalan bir kaleci, Galatasaray´ın bir numarası olur mu! Ayrıca onun uğruna Aykut ile Ufuk´u harcıyorsun. Tamamen Hagi´nin yakın dostu Becali´nin kazığı bu Galatasaray´a!..Ve diğerleri .İşin özü ve özeti, bir teknik adam istemedikten sonra bu futbolcularının hiçbiri getirilemeyeceğine göre, futbolcular beyin ve oyun olarak maçlarda (dün) sahada olamadılar, onun bir neticesi olarak da onlara referans olan, bu transferlerle kulübü büyük bir ekonomik kayıp meydan getiren Hagi yok. (Dikkat çeken diğer husus, devre arasında transfer edilen yabancı oyuncuların çoğunluğu Rumen takımlarından gelme (!))
Hadi diyelim, futbolcuların becerileri/kapasiteleri bu kadar. Ama bir diğer husus var; Sarı-kırmızılı forma altında futbolcuların takındıkları/sergilendikleri agresif hareketleri. Kazım, attığı golden sonra sevincini kendi arkadaşlarıyla paylaşacağına, gidip rakip takım yedek kulübesiyle paylaşıyor ve ardı sıra gelen olaylar. Galatasarayın gol ayağı, umut kaynağı Milan Baros ne yapıyor; biten maçtan sonra yaptığı sorumsuzca, sportmen dışı biten davranıştan sonra (!) kırmızı kart görerek, ceza alıyor .Tüm bunları bir araya toplayıp, sonuca uyarladığınızda zedelenen Galatasaray karizması ve ona ortaya çıkmasında temel pay sahibi Rumen Teknik adam.
Romanya Milli takımı, Bursaspor, Galatasaray, Timişoarayı takımları çalıştıran ve her defasında futbolcuğu, kaprisleri teknik direktör başarısızlığı ön plana çıkan/konuşulan Gheorghe Hagi gerçeğinde; 1- Beşiktaş örneğinde olduğu gibi uçup giden ülke takımı Galatasarayın, dolayısıyla Türkiyenin milyon Euroları. 2- İyi futbolcu, iyi teknik adam olamayabilir tezinin Hagi tarafından bir kez daha ispatlanması.
Tüm bu yaşananlara, Galatasaray Yönetiminin katkısı göz ardı edilebilir mi, mümkün değil (!). Bu gerçek son Mali ve İdari Genel Kurulunda adeta ispatlandı. Onunla ilgili yazımızda, bir başka güne inşallah . gulumseyen@hotmail.com