Fatih Terimli Milli Takım, 2014 Dünya Kupası grup eleme maçları için son kozlarını oynuyor… Milli Takım ve Galatasarayı aynı anda yönetme, 4 maçlık Ay-yıldızlı sözleşme süreci derken sancılı ve zorlu zaman dilimi artık geride kaldı denilebilir. Şimdi sırada bu akşam Estonya sonrasında ise Hollanda karşılaşmaları var. Eğer ilk hedef Dünya Kupası ise Andorra ve Romanya maçları gibi bu iki karşılaşmanın da kazanılması lazım.
Peki, bu gerçekleşir mi? Bu soruya tekrar soruyla cevap verelim; Gerçekleşmemesi için bir neden var mı? Yok. Buna en somut örneği son oynanan Romanya karşılaşması!…
****
Tablo ortada… Bunun da ötesinde ne var; Fatih Terimli Milli Takım, adına yazar/söyler denilen bir kısım futbol şovmenleri tarafından polemik konusu oldu. Bununla ilgili rahatsızlıkları Terim, Romanya maçından sonra düzenlenen basın toplantısında dillendirmişti. Tabii ki eksiklerin görülmesi için eleştiri olabilir. Bizlerde bu sütunlarda, Terimin Milli Takıma gidişini zamanlama açısından eleştirmiştik. Hatta, Abdullah Avcının Milli Takımdan gidişi ile Fatih Terimin G.Saraydan koparılışı arasında farkın olmadığını da.
*****
Telefon, elaman krizi derken Ünal Aysal yönetimiyle kopan ipler derken, Fatih Terim için şimdi tüm hesaplar Milli Takım üzerine… Hal böyle olunca da Terimin tek düşündüğü Ay-yıldızlı ekip. Durum böyle olunca da idmanlarda Fatih Terim rüzgârı esmeye başladı. Dileriz, bu hırs Estonya, sonrasında ise Hollanda maçı sonuçları açısından kazanca dönüşür.
*****
Bugün Milli Takımı konuşurken, onun hemen yanında futbol dışı hadiseleri yazdıklarımızın yanına eklemekten kendimizi alamıyoruz. Yaşananlar kamuoyunu ilgilendiren hadiseler olunca, ister istemez, bizler de konuya yabancı olamıyoruz.
Fenerbahçe-Trabzon maçı sonrasında konuk kulübün Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ile bir kısım Sarı-Lacivertli fanatikler arasında yaşanan ve basınımıza malzeme olan konular.
Maç başladığı gibi 0-0 sonuçlanmış, alan memnun, veren memnun türünden bir netice? Hakemin bitiş düdüğünden sonra oyuncular arasında gerginliğe neden olan itiş/kalkış, sportif açıdan hiç kimseye bir şey kazandırmayacak bir hava. Peki, bunun suçluları kim? Herkes kendi işini yapacak. Onu tespit edecek maçın hakemi, onu raporlayacak maçın gözlemcisi, onu notları arasına alacak il temsilcisi. Onu kayıtlara düşecek saha komiseri Diyelim tüm bunlar pas geçildi. Diğer önemli kaynak, spor kamuoyunun futbol oyunu ile uzaktan yakından ilgisi olmayan görüntüleri ekranlara taşıyan yayıncı kuruluş. Bu saatten sonra top kimde, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulunda (PFDK).
*****
Biz futbolumuzu ne zaman kirlettik/bitirdik? Oyun olmaktan çıkarıp, diğer bir ifade ile özünden uzaklaştırıp, kişisel şov ve rant kapısına dönüştürdüğümüzde!..
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu F.Bahçe-Trabzon maçından sonra yaptığı açıklamada Sarı-Lacivertli taraftarlarla girdiği söz düellosunda işi tatsızlığa kadar varıyor.
Hatırlayın aynı Hacıosmanoğlu Beşiktaş-Trabzon maçını Siyah-Beyazlı taraftarlar arasında seyretti. Denilebilir ki orada hiçbir olay çıkmadı? Şu sorunun karşılığını bulalım; Üzüm mü yiyelim, yoksa bağcıyı mı dövelim!
Bakın Milli Takımı, futbolumuzu konuşacak yerde neleri konuşuyoruz! Bundan en büyük payı kim alıyor; Sporu polemik pastasına çevirenler. Sonrasında ise hakaret, iftira gibi spora ters düşecek konularda adliye koridorları hareketleniyor. Ondan sonra niye futbolumuz/sporumuz bu durumda.
*****
Denilebilir ki; Kim haklı, kim haksız, ondan bahset? Her söylem ve eylemlerde suçlu ararız ya! Bana sorarsanız suçluyu dışarda aramaya gerek yok.
Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ne kadar haksızsa, Trabzon yönetimini Şükrü Saraçoğlu Stadında yalnız bırakan Fenerbahçe yönetimi de o derecede olayların yaşanmasında pay sahibidir.
TWİTTER/FACEBOOK: ahmetgulumseyen