Hafta sonu olması dolayısıyla, sizlerle spor turuna çıkmak gibi bir durum söz konusu oldu. Sporu sadece futbolla sınırlı tuttuğumuzda o kadar önemsiz/değersiz hususlarla karşılaşıyoruz ki, insanın yaşananlara pes doğrusu diyesi geliyor.
Hal böyle olunca, her hafta spor başlığı altında kısa bir gezintiye çıkmak, gelişmelerden siz değerli okuyucuları haberdar etmek istiyoruz.
Spor deryasına bir olta atacağız, bakalım kısmetimize ne gelecek. Oltaya gelenleri düşüncelerimiz ışığında, deyim yerindeyse pişirip siz değerli okuyucularımıza sunup, afiyet olsun dileklerimizi belirteceğiz!…
*****
TFF BORSA GİBİ ÇALIŞIYOR
Futbolumuz, çözülmesi gereken hususlarda çözümsüzlüğü yaşamaya devam ediyor. Bir derbi olmasın ki, olay çıkmaya… Buna en son örnek F.Bahçe-Trabzon karşılaşması. Maçı seyretmeye gidenler, herhangi bir hadisenin çıkmamasının şaşkınlığını yaşarken, önce oyuncular, sonra kulüp idarecileri devreye girerek tartışma operasyonunu başlattılar.
Sonrasında olanlar malûm
Tartışmalar stat dışında da bitmek bilmedi. Trabzonspor Kulübü Başkan imzalı yazısı nedeniyle Şükrü Saracoğlu Stadındaki olaylar sebebiyle F.Bahçeyi topa tuttu.
Her zaman olduğu gibi Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tüm bu olayların faturasını belirledi; Bordo-Mavili kulübün başkanı İbrahim Hacıosmanoğluna 30 gün hak mahrumiyeti, F.Bahçe Kulübüne kötü tezahürattan dolayı 80 bin, Trabzonspor Kulübüne internet sitesindeki açıklamalarından dolayı 70 bin TL ceza…
Şimdi soru şu; Bu tür sportmenlik dışı olayların, bugüne kadar yaşananlardan farkı var mı? Yok. İşleyen süreçle birlikte değişen ne? Yozlaşan Türk futbolu
Tüm bu olumsuz tablo karşısında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ne yapıyor; Ceza üzerine ceza kesiyor. Bunun bir tek açıklaması var; TFF, Borsa gibi çalışıyor.
Her hafta kesilen cezaların miktarına bakıldığında federasyonun maddi olarak kasasını doldurmaktan başka bir işe yaramadığı her halinden belli. Ceza üzerine ceza kesilmesi futbolun kalitesi/gelişimine zerre kadar bir değer kazandırmadığı gibi, geriye götürdüğü her halinden belli. Kısacası; Futbolun çilesine çare bulamayan bir TFF ve çaresizliğin içinde kaybolup giden Türk futbolu.
******
DİKKAT ÇEKEN DİĞER BAŞLIKLAR
Zaman çok hızlı geçiyor… Bu geçen süreçte, siz eğer küçük bir aksilik/problemin çözümü noktasında sonuca gidemezseniz, o yara büyür ve adeta kangrene dönüşür. Spor haberlerinin başlıklarına baktığımızda, tüm bunları söyleme gereği de kaçınılmaz oluyor.
2 Kasımda yapılacak olan F.Bahçe Spor Kulübü Başkanlığı için geri sayım devam ediyor. Söylenen söz fazla, ama adaylık noktasında henüz icraat yok denilecekti ki… Bu konuda ilk cesaret örneğini eski yöneticilerden Hulusi Belgü gösterdi ve Ben adayım dedi. Peki ya diğerleri, Başkanlık tercihlerini son ana bırakan Aziz Yıldırım, Sadettin Saral, Mehmet Ali Aydınlar nerede!
F.Bahçe âşığı olduğunu söyleyen diğer isimlerin de bu hususta çıkıp Sayın Belgü gibi cesaretle Sarı-Lacivertli Kulübün menfaatleri için resmen Ben de varım! demeliler
Sahi spora olta diye başlık attık ama, yazımız bitecek futbol dışındaki branşlara değinemedik. Bugünlerde gündem UEFAnın Mali Fair-Play uygulaması spor gündemini meşgul ediyor. Beşiktaşın geçen sezon Avrupadan men edilişi ve Trabzonsporun Avrupa Kupalarındaki gelirlerine el konulması ortada Teniste 2 Grand Slam zaferine ulaşan Rafael Nadal ve Serena Williamsın bir yılda 10 milyon dolar kazandıkları haberi gözüme ilişti. Daha dikkat çeken, aynı sporcuların Vergi oranlarından dolayı bu rakamların ancak yarısı elimize geçiyor şeklindeki açıklamaları. Tüm bunları neden yazma gereği duyduk. Bir tarafta sporcunun Dünya Yıldızı olmasına sevinen ama kazancının vergisini kesen İspanya gibi ülkeler… Bunun yanında yabancı oyunculara kapısını sonuna kadar açan, vergi bir tarafa, sportmenlik dışı hareketten dolayı kestiği cezalarla Borsa gibi çalışan Türkiye Futbol Federasyonu. İşte, sporda/futbolda gelişmekte olan ülkelerle aramızdaki bir başka fark
TWİTTER_FACEBOOK: ahmetgulumseyen