
Daha dün annemizin kollarında yaşarken,
Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken,
Şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk,
Sevinçliyiz hepimiz, Yaşasın okulumuz!
Bir eğitim öğretim döneminin başındayız yine. 36 Hafta/180 günlük maraton başlıyor. Anneler için uykusuz sabahlar, fakat çocukları kapıdan gönderdikten veya okula bıraktıktan sonra gelen sessizlik ve huzur. Sonra da komşu oturmaları, günler, börekler, kekler…
Babalar için ya da yine çalışan, evin ekonomik yükünü de sırtlayan anneler için ekstra masraflar; servis, kıyafet, okul malzemeleri, kaynak kitaplar, vs. vs. vs.
“Okullar olmasa maarifi (Milli Eğitimi) ne güzel/kolay idare ederdim.” J demişti, bir bakanımız, biraz da ironi yaparak. Çocuklar olmasa annelik/babalık da güzel/kolay olur muydu acaba?
Ceketimi satar okuturum diyen babalar, yemedim yedirdim, giymedim giydirdim diyen anneler. İyi ki varsınız öncelikle. Küçük büyük demeden ellerinizden öperim. Çocuğum için ölürüm diyorsunuz ya hani, şu an için çocukları için ölen anne/babalar değil, çocukları için güzel, sağlıklı, başarılı, yaşayan anne babalara ihtiyaç var. Çocuğunuz için yaşamaya var mısınız?
İşten geldikten sonra oh be deyip kumandayı alıp kanepeye uzandığınızda, sizinle konuşmak/dertleşmek için yanınıza gelen çocuğunuzu dinlemeye var mısınız sevgili babalar?
Çocuğunuza odana git kitap oku demek yerine en sevdiğiniz diziyi kapatıp birlikte kitap okumaya var mısınız sevgili anneler?
Elinizdeki telefonu bırakıp onların gözünün ta içine bakmaya, ellerinden tutmaya, kucaklamaya, onlara vakit ayırmaya, birlikte isim şehir oynamaya var mısınız?
Çocuklar için ölmek kolay. Çocuklar için yaşamaya ne dersiniz? Ama güzel ve örnek bir yaşantı…
Serkan EKMEN
Eğitimci Yazar