Muhafazakâr camia-dindar toplumu önümüzdeki yıllarda son derece sıkıntılı günler beklediğini düşünüyorum.
Neden mi?
Muhafazakâr camiaya ait tarikat, vakıf, dernek, cemaat, sivil toplum örgütleri ve iş dünyasından önde gelen insanların yaptığı hatalardan dolayı.
Bu saydığım kişi ve kurumlar son derece gündemi değiştirebilecek popülariteleri olduğu için yapacakları hata bütün camiaya fatura edilebilmektedir. Kanımca bu son derece önemsenmesi gereken bir problemdir. Çünkü bu durum dindar camianın geleceğini ve çocuklarını derinden etkileyecektir.
Toplumumuz yaftalamaya çok açık bir toplumdur. Söz konusu muhafazakâr örgütlerde-tarikatlarda bulunan bir üyenin utanç verici, aykırı davranışı toplumumuz rahatlıkla genelleme yapabilmekte ve tüm camiaya faturayı kesebilmektedir.
Örneğin bir tarikatta bulunan islami kıyafetli bir üye tarafından çocuk istismarının yapılması utanç verici bir durumu ortaya koyabilmektedir. Tabiiki suç bireyin mensubu bulunduğu tarikatın suçu değil ve hatta olay kesinlikle bu kuruluş ile örtüşmeyen, aykırı ve hatta şiddetle kınanan bir olaydır. Asıl ahlaksızlık islami kıyafet altında bunu yapandadır.
Tam da bu aşamada bir türlü bitmeyen o kişiler, her fırsatı kollayıp genelleme yapan kişiler devreye girmekte. “İşte bunlar hep böyle” klişe sözü ortamda dolaşmaya başlar. Bu aşamada ilgili tarikat mensupları bu kişilerden daha fazla ses çıkarmalıdırlar. Ahlaksızlığı yapan kişiyi daha gür ses ile eleştirmelidirler. “Bu kişi bizden değildir, bizim görüşümüzü benimsememiştir” gibi söylemler dile getirilmelidir ki fatura muhafazakâr camiaya kesilmesin.
Fakat geçmiş dönemde çocuk istismarı olayında durum hiç te böyle olmadı. Kimisi cılız bir şekilde tepki gösterirken kimisi ise Üç maymunu oynadı. Bunların aksine “yaftalayıcılar etiket işinde çok fazla cüro yapmış oldular.” Dolayısıyla bu durum bazı ahlaksız şeylerin normalleşmesini ve bunların yaygınlaşmasına neden oldu.
Aynı durum medya sektöründe, sivil toplum örgütlerinde ve iş sektöründe de mevcuttur.
Muhafazakâr medya günümüzde sektörün yaklaşık yüzde doksanını oluşturmaktadır. Eskiden bu oran bu kadar fazla mıydı? Tabii ki hayır değildi. Hal böyle olunca gündemde kalmak, günü kurtarmak adına karşı mahalleden taşınmalar meydana gelmeye başlamıştır. Taşınan bu yazarlar muhafazakâr medyada yer aldıklarından kendilerini bu safta göstermekte ve bununla birlikte köşelerinde iftiralar atıp yalan-yanlış haberler yapabilmektedirler.
İhaleye fesat karıştıran sözde muhafazakâr iş insanına karşı, islami kıyafete bürünüp istismar yapan kişiye karşı, muhafazakârlığı kalkan olarak kullanıp istediğine yazıp söven yazarlara karşı, ve tüm bunları görüpte ÜÇ MAYMUNU oynayan, cılız sesle itiraz edenlere karşı asıl muhafazakâr insanlar hakkını yedirmemelidirler. Bu tür durumlarda daha fazla ses çıkarmalıdırlar.
Neden mi ?
–Eleştirilerden gelen etiket camiaya yapışmasın diye.
–Tüm bu olumsuzluklar ilerde çocuklarına sıradan gelmesin diye.
–Gelecek tehlikeli hale gelmesin diye.
— Dini kıyafet giyenler Avrupalılar tarafından olumsuzluklar ile anılan ve terör sıfatıyla anılmasin diye.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın…
MUSTAFA YILMAZ
Y.Kimya Mühendisi