

Sel, deprem, yangın gibi doğal afetlerin yer, zaman ve mekân ayırt etmeksizin, hangi vakitte gerçekleşeceğini öncesinden ‘bilmek’ mümkün değil. Depremin etkili olduğu Şanlıurfa, Adıyaman’dan sonra şimdide sel felaketi, meydana gelen maddi ve manevi hasar. Altı aylık yağışın Şanlıurfa’ya bir günde düştüğü açıklaması, yağış şiddetinin boyutunu ortaya koymaya yetiyor. Selden hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’ta rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bölge insanımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Rabbim ülkemizi bu ve benzeri afetlerden korusun inşallah…
DEPREM BÖLGESİNE PSİKOSOSYAL DESTEK
Kahramanmaraş merkezli Deprem bölgesine bizzat gidip, depremin etkisini yerinde görmek, bölge insanından dinleme imkânımız oldu. Şahit olduklarımızı geçmiş yıllarda olduğu gibi bugün de, gazetemizde bize ayrılan bu satırlarda siz kıymetli okuyucularımız ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Deprem, yangın, sel baskını ve diğer doğal afetler sonrasında, bölge insanımızın yanında olmak ve onların acılarını dindirmek, vicdan sahibi her vatandaş gibi bizlerin de görevi. Bu sürecin en önemlilerinden birisi de, ruhsal etkileşimin olumsuz yanlarını en aza indirmek. Spor ağırlıklı olarak gündeme ilişkin ‘olayları’ belirlememizde kendi yaklaşımımız kadar, sizlerin duygu, fikir ve beklentileri de önem taşımaktadır. Bu belirleyici unsurlardan en önemlisi, sözlü ve yazılı şekilde bizlere ilettiğiniz/ulaştırdığınız duygu ve düşünceleriniz olmakta. Afet sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik uyumsuzlukların önlenmesi, aile ve toplum düzeyinde ilişkilerin yeniden kurulması/geliştirilmesi önem taşımaktadır. Deprem sonrasında bu sürecin sağlıklı nasıl işletilmesi gerektiği hususunda, kendisi Psikoloji Danışma Rehberlik (PDR) uzmanı olan (@dertli) rumuzlu arkadaşımızdan ‘Deprem Bölgesinden Notlar’ başlıklı bir mail aldık. Uzman gözüyle, deprem bölgesindeki çocuk ve gençlerin bölgede yalnız olmadığı, depremden etkilenen bölge insanının nasıl yanında olmamız gerektiği konu edinen yazıyı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Hayırlara vesile olsun inşallah…
PSİKOSOSYAL DESTEKTE SPORUN YERİ VE ÖNEMİ
“İki tane önemli olay sonrası psikososyal travma ekibinde görev yaptım. Bu afette ben de depremzede olduğum için, ilk hafta arama kurtarma faaliyetleri esnasında gördüklerimin etkisinden dolayı görev almadım. Terzi kendi söküğünü dikemez misali. İki haftadır şehirde dolaşırken çadırkentlerin eksiklerini not aldım. En büyük sorun hijyen, mobil duş ve tuvalet. Bunlar giderilirse sorunlar minimal seviyeye inmiş olacak. Algıda seçicilik mi, yoksa mesleki dezenformasyon mu? Ne denir şu anda tam bilemedim ancak kimsenin farketmediği iki üç konuyu dile getirmek istiyorum. Buradan Gençlik ve Spor Bakanlığı, süper lig temsilcileri ve elini taşın altına koyması gereken herkese açık çağrı da bulunmak istiyorum. İki üç ufak tavsiyem olacak affınıza sığınırım. 1- 0-6 yaş arası çocuklar okul öncesi ve diyanet kursları olmadığı için çadırlarda gün boyunca vakti doğru düzgün doldurmakta sorun yaşanmaktadır. Bu süreçte boyama kitapları, uçurtma, frisbi ve çadır kentler de okul öncesi etkinlik atölyesi kurulabilir. Akıl oyunları ile zihinsel gelişime katkı sağlanabilir. 2- 6-12 yaş için masa tenisi, okçuluk, uçurtma, izcilik faaliyetleri, kitap okuma saatleri gibi etkinlikler ile bu yaş grubunun vaktini olumlu geçirmelerini sağlamak gerekir. Zararlı alışkanlıklara başlama yaşı olan bu gruba dikkat etmek gerekiyor. Akıl oyunları ile zihinsel gelişime katkı sağlanabilir. 3- 12 yaş ve üzeri izcilik faaliyetleri, okçuluk, okuma saatleri, geziler ve kamplar ile e-spor faaliyetleri yapılabilir. Ayrıca deprem bölgesinde mobil futbol, basketbol, voleybol, tenis gibi oyun alanları kurulabilir. Büyük kulüplerin bunu sağlayacak imkânları var. Naçizane tavsiyem bunlar. Stres ve kaygı bozukluğunu bu süreçte en aza bu etkinlikler ile indirilebilir.”