Çok değil, düne kadar spor camiasında ismi okunmayan sporcular, bugün birincilik kürsüsünden inmiyor. Güven ve şartlar oluşturulduğunda, gerek ferdi gerekse takım sporlarında ‘başarı’ kürsüsünde yer alabileceklerini herkese gösterdiler. ‘Bunda şaşıracak bir şey yok’ sözünün arkasında olanlardanım. Seçilmiş, mevcut hükümetin doğru spor politikalarının bir yansıması olarak, özel sporcuların sportif başarısını da beraberinde getirdi. Takım sporlarında, ampute futbolda Dünya Şampiyonluğundan sonra, bu kez Down sendromlu futbolcularımız Avrupa Şampiyonu oldu. Ferdi branşlarda ise down sendromlu mili sporcu Münevvere Yılmaz, atletizm branşının bir değil birçok dalında sportif başarı elde etmesini bildi…
BUGÜNLERE KOLAY GELİNMEDİ…
Evet, bugünlere kolay gelinmedi. Siz kendinize güvenebilirsiniz ama gittiğiniz yolda birilerinin de size ‘köstek’ değil destek, yol gösterici olması gerekiyor. Bırakın sportif başarı veya başarısızlığı, toplum tarafından dışlanacak-yadırganacak diye kapının eşiğinden dışarıya adım atmayan vatandaşlarımız, bugün sporcu kimliğiyle el üstünde tutulup, haklı olarak baş tacı yapılıyor. Çünkü ortada bir başarı var. Her biri çalıştı, aile ve hükümet desteğiyle çalışkanlıkları başarıyla ‘taçlandı’.
Dün dediğimizde, o dünü biraz ‘detaylandıralım’. 2000 yılında özel gereksinimli (engelli) bireylere ‘özürlü’ olarak adlandırılıyordu. Ülke nüfusunun yaklaşık % 10-12’sini oluşturan, azımsanmayacak sayıdaki bu vatandaşlarımızı anlamamanın ‘asıl özürlülük’ olabileceği, insani yaklaşım ve doğru uygulamalarla, geride kaldı. Doğru politikalarla, ‘nerden nerelere gelindi!’ yaklaşımıyla, şimdi onların isimlerinden övgüyle söz ediliyor. Sporcuysa derece yapıp madalya kürsünde yer alıyor, sporcu olmayan ise sosyal hayatın içerinde hayatını mutlu ve geleceğe umutla bakıyor.
Bir şeyleri başarmanın sonucu olarak, bu duruma onlar kadar bizlerde seviniyoruz. Hangi partide olursanız olun, ama mevcut hükümetin uygulamaya koyduğu politikalarla, özel gereksinimli bireyler, maddi ve manevi açıdan ‘özel’ bir statüye kavuşmasını hiç kimse inkâr edemez. Bu durum, her alanda olduğu gibi sporda da böyle. TFF Engelliler Koordinasyon Kurulu Başkanı Sayın Ömer Gürsoy diyor ki, 2006 yılında 20 kişilik bir ampute futbol kadrosu vardı. Bugüne baktığımızda, bu branşta Dünya Şampiyonluğunun yanı sıra, kendi ligini kuracak sayıya gelindi. (TFF’nin ampute ligini kendi kanatları altına almayı öneriyoruz-bekliyoruz)
Aynı şekilde özel sporcular Federasyonu. 2002 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde Özel Spor Federasyonunda (o zamanın adıyla Zihinsel Engelliler Spor Federasyonu) göreve başladığımızda, bırakın futbol, atletizm veya diğer branşları, spor yaptırmak için vatandaş bulmakta zorluk çekilirdi. Bugün ise Dünya, Avrupa şampiyonu sporculardan bahsediliyorsa, bu durum ‘sıra dışı’ bir başarmanın neticesidir. Türkiye Yüzyılı olarak adlandırılan hükümet programında, yeni çalışmalara baktığımızda, ‘Engellilerin ve yaşlıların, toplumsal yaşamın tüm alanlarına onurlu bir birey olarak katılımlarının sağlanması konusunda koordine edeceği politika ve stratejilerle etkin ve lider bir kurum olmak hedeflenmektedir’ şeklinde ifade edilmektedir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın her defasında vurgu yaptığı gibi; yapılanlar, bunlar sonra yapılacakların da teminatı…
ÖRNEK ALINAN DOWN SENDROMLU SPORCULAR
Bugünün neler yaşandığına en somut iki örnek, yazımızın giriş bölümlerinde değindiğimiz down sendromlu sporcuların elde ettikleri ‘sportif’ başarılar. Aldığı başarısız neticelerle A Milli Futbol Takımı sorgulanırken, İtalya’daki finalde Portekiz’i 2-1 yenen ve Avrupa Şampiyonu olan Down Sendromu futbolcularımızla gururlandık.
Çünkü düne kadar yapamaz-başaramazlar denilen bir ‘kesimden’ bahsediyoruz, nasıl gururlanmayalım ki! TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, altın madalya kazanan sporcuları çiçeklerle karşılayıp tek tek sarılarak tebrik etti; “Hepsini canı gönülden kutluyorum. Azimleriyle, kararlılıklarıyla, mücadeleleriyle toplumda diğer özel çocuklara rol model oluyorlar. Türkiye Futbol Federasyonu olarak her zaman engelli futbolunun yanındayız, olmaya da devam edeceğiz” Sayın Büyükekşi ‘diğer özel çocuklara örnek oldu’ sözüne katılmamak elde değil. Bu ifadeye “Bizim A Takıma da örnek olsun” şeklinde eklemeyi de biz yapalım…
KAZANMADIĞI MADALYA VE KUPA KALMADI
Down sendromlu Milli Takım Sporcusu Münevvere Yılmaz, 1994 Afyonkarahisar doğumlu. Sekiz yaşında spora başlayan Yılmaz’ın, Avrupa ve Dünya Şampiyonlarında cirit ve gülle atma, 800 ve 1500 metre koşuda dereceleri, şampiyonlukları bulunuyor. 21 ülkeden toplamda 514 sporcunun katıldığı son Avrupa Atletizm Şampiyonasında, Bin 500 metre koşuda Avrupa 2.cisi, bin 500 metre yürüyüşte Avrupa 2.cisi, 800 metre koşuda Avrupa 3.’sü cirit atmada Avrupa 3.cüsü olarak toplamda 1 altın 2 gümüş 2 bronz madalya elde etti.
Özel sporcular, kendilerine güvenen ve destek olanlara, elde ettikleri derecelerle adeta ‘teşekkür’ ederken, bir de mesajları toplumumuza adeta ‘adanan’ güzel bir sözü de hatırlatmış oluyorlar; Nazar etme ne olur, çalış senin de olur. Sporcunun elde ettiği ‘başarıya’ duyarsız kalmayan bir isimde Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek. Başkan Zeybek, makam aracı TOGG ile evinden alıp şehri tur attırdı.
Sayın Başkan, ‘Münevvere’nin kendilerini gururlandırdı’ sözünü sarf ederken, bugün özel gereksinimli (engelli) vatandaşların spor yapması konusunda ‘mesafeli’ duran ve onların, sporun yanı sıra müzik, resim, el sanatları v.b. yeteneklerine göre her alanda ‘başarılı’ olabileceklerinden haberdar olmayan Merkezi ve Yerel Yöneticilerimize de önemli bir mesaj olsun…