
Önce kendini sonra kaybolmuş denizcileri aydınlatan…
Bismillah diyerek uzun zamandır uğramadığım kağıtla kalemi buluşturup kelama başlayalım
Her an koşuşturma içinde kendini aramayı unutan insan şu son yıllarda iyice maddenin kölesi oldu.
Huzursuz, mutsuz, tatsız, sahte duyguların içinde bir gündelikçi misali işini yapıp parasını alıp evine çekilen evinde de kendi iç evine çekilen oldu.
Birlikte paylaşılan sofraları özler oldu.Ah keşke seksenler doksanlardaki gibi olsak dediğinde o yıllarda hep bu günlerin hayalini kurduğunu unuttu.
Bedel ödeye ödeye kendi hayatimizdan çala çala geldik kapına 2024
Hep hayata yüklendik onu suçladık hayat bana hiç gülmedi ki hayat onlara güzel vs…
Hep bir suçlu aramaktan kendimize bakamaz gerçekleri göremez olduk.Maddeyi çoğalttikça manayı tükettik
Tüketim toplumu olduk evet ama en çok da kendimizi tükettik.
Cinayet mahalline dönen katil gibi kendi ruhsal ölümümüze uzaktan bakıp sorumlu başka caniler aradık. Oysaki bizdik bizi öldüren tüketen
Şu bir gerçek ki madde makamında kalmaya ısrar ettikçe mana makamını görmek zorlaşır
Arada yediğin bir tokatla manaya mecbur olsan da geri dönüp madde aleminde kaybolduğunda tokat yemeye devam edersin
Her istediğine bir şekilde sahip olursun ve belki tüm maddi alem sana hizmet eder önüne serer tüm isteklerini
İçinde karanlığa gömüpte unuttuğun kalp sırrı sana kendini doyumsuzluk mutsuzluk olarak hatırlatır
Bakarsınız herşeyi var ama mutsuz. Onun mutluluğu sahip olduklarından aldığı tatminsiz doyumladır.Bir gün elindekiler gittiginde yada artık madde aleminde ulaşacak amacı bittiğinde uyan diyen bir sesle yine bir tokat gelir serseme çevirir
Aydınlığı sever insan karanlık korkutucudur
Tünelin sonunda aslında ışık yok
Işık sensin sen yürüdükçe aydınlanır yollar
Sen nasıl yürürsen o miktarda aydınlık olur yolun
Tünelin sonuna ışığı ya sen götürürsün yada karanlıkta kaybolursun
İnsan canlısı hep ışığı arar oysaki ışık kendidir içindeki aydınlanma düğmesine basabilse ışığın ta kendisi olduğunu görür
Bir kere o düğmeye bastığında kendinden başlayarak her yer aydınlanır merkezine gelir
Sen merkezinde olduğunda
tıpkı ışığa koşan ateş böcekleri misali herşey ve herkes ışığından nasiplenmek için uçuşur döner etrafında
Kendin olmak bir yolculuktur.Kendinden yine kendine koşan
Çıktığın yerle vardığın yer aslında aynıdır
Kendini merkeze aldığında daha geniş bir daireden görürsün durduğun yeri, etrafında olan biteni.
Merkezinden kaçarsan bu sefer sen başkasının merkezinde dönen pervane olursun.
Öyle ego dan bahsetmiyorum. Allah’ın sana verdiği değeri sana emanet ettigi esmaları fark etmekden bahsediyorum
O esmalar sana emanet verildi al bunları giy üstüne benim halifem ol bana yakışır güzellikte taşı denildi.Sen ki Allah’ın emanetini taşımaya layık gördüğü eşrefi mahluksun
Sen yürüyen evren olduğunu unutup tüm bilgi sende zaten varken başkalarının fikirlerine köle oldun.
Hani idrak hani bendeki ben nerede ?
Gerçek formül ; pılını pırtını toplayıp benden bana göç etmek beni merkeze almaktı.Seni Allah için sevmek yaratılmış herşeye tefekkürle bakmak tevekkül edip razı olmaktı.
Sen o dönen eksen üzerindeki yollara bak
Hangi sapaklar hangi yollar seni sana getirir,
hangisi uzaklara götürür karanlıkta kaybeder ?
Seçimler değilmidir yolu belirleyen
Sen sectiğin yolu yürümekle karşılık bulursun.
İlk seçimin anne karnına düştüğün ailen, ikincisi annenden dünyaya gelmekti.
Dünyada sana ruhlar aleminde gösterilen kabul ettiğin tekamülün tepe cakrandan yani bıngıldağından yüklendi
Yüklenen tekamülün ilahi hattına omurgana dağıldı
Omurgan degilmi seni ayakta tutan ?
Dizi dizi omurların arasına itinayla yerleştirilen enerji ve sinir kanalların tüm sistemi her an durmaksızın besliyor
Onu da şaşırtan bozan sen değil misin ?
Değerlerini ruhlar aleminden dünyaya doğarken orada bıraktın.
Kopyaları dünyada vardı onları sen kendin bulmalıydın bulman imtihanındı
Fıtratını keşfedip erdemlerini deneyimleyerek yeniden hatırlaman istendi
Sana yüklenmiş o fıtrat formatı hayat deneyimlerinin dosyalarıyla doluydu
Bir bir açmaya başladın.Tıpkı bilgisayardan dosya seçmek gibiydi açtığın her dosya sana bir komut verdi.Aldın değişiklik yapmadan uygulamaya kalktın bazen oldu bazen olmadı
Dosyayı seçmek sana aitti evet içindekileri değiştirmek yeniden yazmakta senin idrak ve iradenin eseriydi.
Hayat kader dediğimiz başlangıcı ve sonu belli kitabın içini seçimlerinle doldurmandı.
İradenle ilerleyip idrakinle yaşamandı
Hayat iki son arasında başlayan kader çizgisinde ateşte yürümekti.
Kiminin ayakları nasır tutmuş hiç sızlamadan ateşi hissetmeden geçerken kimi de yana yana ateşi ciğerlerinde hissetti
Kimi ateşten koşarak geçti kimi kaygı korkuya tutunarak yavaş geçerken daha da çok yanmayı deneyimledi
Her canlı kendi yolunu öyle yada böyle kanırta kanırta yürüyor
Senin yoluna dökülmüş taşlar ayağına takıldıkça kenara koymaya mecalin olmadı sıkıldın yoruldun bu taşlar neden hep benim yolumda dedin isyan ettin vaz geçtin
En azından bir kısmını kenara koysan geçecek yer açılırdı
O kadar büyüttün ki gözünde yok bu taşlar burdan kalkmaz çok büyük çok ağır dedin.
Kenardaki küçük taşları görmedin oysaki küçük taşlar sana yolu acabilirdi.
Kuranda yüce yaradan “akletmezmisiniz” diye defalarca sormuş.
Sen gelen otomatik düşünceleri kendi aklın zannetmişsin.İşte o yüzden aklet diye defelarca uyarıyor yaradan
Akletseydin o kocaman taşları kaldırmakla uğraşmadan küçük sıyrıklarla geçebilirdin açılan küçük yollardan
İşin özünde hepsi görmek👉 fark etmek 👉 idrak etmek 👉 eyleme geçmekti
Arada zihnine molalar ver ki kalbinin Allah ve aşk diyen sesini duyabilesin.
Sen düşüncelerinden ibaret değilsin.
Düşüncelerinin seni değil senin düşüncelerini yönetebilmen için kalbine gitmelisin.
Asıl marifet her gün gelen milyonlarca düşüncede değil kalbinin tatmin olan mutmain sesinde.
Kalp bedeninde neden göğsüne kafesler içinde konmuş korunmuş hiç düşündün mü?
Tıpkı istiridye içine saklanan inci tanesi gibi kıymetli çünkü.
Onu derin sulara dalarak arayan bulan nezaketle açan kıymetini bilir.Üzerinde pırıl pırıl taşır
Eğer özünü açabilirsen kalbin tüm organlarına hayat veren kanı pompalarken Allah diye zikreden sesini duyabilirsin Tüm esmalar her an kalbin ritmiyle vücuduna yayılan zikirle Allahı anıyor hisset…
O sana ruhundan üfledi her nefes alışında onun nefesini aldığını hisset…
Her nefesin seni yeniden hayat döngüsüne dahil ettiğini alma verme dengesini kurduğunu hisset…
Ya alamazsan ya aldığını veremezsen ya nefesin yeterli gelmezse…
İşte her nefeste ölüyor her nefeste doğuyoruz
Her nefeste sevgiyi alıp veriyoruz
Sevgi yaratımın piri herşey onun üzerine kurulu
Evrendeki her şey gibi her an yeniden yaratılıyoruz şükret sükret ki nimetlerin çoğalsın şikayetle karartma kalbini
Çünkü ayette söylediği gibi Allah her an şendedir yani her an yaratımdadır.Ol der ve olur
Hayatında olmayanlara isyan etmek yerine içinde seni muktedir kılan esmalarını bedeninde ruhunda kalbinde yaşat onlara nefes ver umutla tefekkürle bak her doğan güne …
Sen bu günden bakınca onca kalabalık onca hengame ortasında kaderinde ki yolları seçerken kendini nerede görüyorsun?
Nereden nereye nasıl gelmişsin muhasebesini yaptın mı ?
Arada bir çarp topla çıkar hesapla ki sonraki adımın çıkan sonucu gerektiği yere teslim edebilsin.
Sevgiyle Kalın
Aile Danışmanı /Psikoterapist
Canan İssiyil
Çok anlaşılır bir dil ve motive edici akışkanlıkta .. kaleminize sağlık