Hayatta doğrular ile yanlışlar, hak ile batıl arasında bir seçim yapmak zorundayız. İçinde yer aldığımız dünya düzenindeki gelişmelere şahit olukça, kendimize çekidüzen vermemiz kaçınılmaz oluyor. İşte Filistin’deki siyonist soykırımı, işte futbolcunun ‘gol’ sevinç hareketinden ‘hazımsızlık’ duyanlar. Baktığınızda sadece iki örnek bile, yapmamız gerekenler/seçimimiz hakkında bize bilgi sunuyor. Öyle ise bu gaflet, bu ahmaklık neden?..
Allah (cc) kimilerine ‘doğruya’ erişmeyi nasip ediyor, kimileri de yaptıklarıyla bunu hak etmeyip, sahip olduklarıyla hareket ediyor. ‘Kötülerle hiç işimiz olmadı ki’ derken, iyilerin yanında destekleyicisi olmak durumunda olmalıyız ki, duygusuz bir hal alıp vicdanların ‘nasırlaşmasını’ önleyip, ölüm sonrası başlayan ebedi hayatı kazanıma dönüşsün…
Arda Güler. genç yaşta formasını giydiği Milli Takım ve Real Madrid’de görev alan ve takımının başarısında rol sahibi olan genç yetenek. Sahadaki bu başarısını yaptığı davranış ve hareketle de, iç dünyasının dışa yansıtıyor. İnsanın bir hedefi olmalı, kendine belirlediği hedefe giden, kusursuz olma yolunda çaba sarf etmeli. İşte Arda Güler’in yaptığı bu aslında. İnanmak ve çalışmak. Bir yıldız geliyorum dedi ve geldi. Bu yıldızı kimsenin söndürmek gibi hakkı olmamalı…
Arda Güler’in sahadaki başarısını golle sonuçlandığında ‘şehadet’ parmağını havaya kaldırıp yaptığı, kendi ifadesiyle ‘Gol sevincimin anlamı tevekküle dayanıyor’ ‘tevhid’ hareketi, ‘abdestsizlerin’ huzursuz ediyor. Nasıl etmesin ki? Hak ile batıl yol ayrımında, kendinize İslam’ın şartlarıyla kuşatmayıp, Müslüman gibi yaşamaktan nasiplenmemişlerse. O nedenle bu tür, aklı Allah’ın değil de ‘şeytanın’ kanunlarına göre çalışan anlayışın hareketi dün ne ise, bugün de bir benzerini görmekteyiz…
Arada Güler’in gol sonrası yaptığı ‘tevhid’ işaretiyle, ‘Ben buyum’ diyor. Dünya’nın en iyi takımı Real Madrid ve Milli Takım forması altında, kaydettiği gol sevinci sonrası yaptığı ‘tevhid’ işareti, anlamakta güçlük çekenler için, birde gerekçeleriyle açıklık getirme gereği duyuyor yıldız oyuncu; “Gol sevincimin anlamı tevekküle dayanıyor. Her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyorum.” Daha ne desin. Müslümanca bir hareket yapıyor, inancının gerekliliğini yerine getirmenin gönül rahatlığıyla da, yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için, ‘sözlü’ açıklama yapıyor…
İslam ile şereflenen (dinin gerekliliğini gerine getiren) herkesin Arda’nın yaptığı bu hareketten dolayı mutlu olmalı, huzur bulmalı. Velakin siz İslam ile şereflenmeyenlere ateist ve imansızlara bunu anlatamazsınız. Anlatma yolunu seçerek de boşu boşuna zaman ve enerji kaybetmemekten ziyade, gelecek ‘maçlara’ bakmak gerekiyor…
Tüm bu görüşlerimiz bağlı olarak karşı mahalleden bir ses yükselebilir ve denilebilir ki ‘din siyasete alet edilemeyeceği gibi, spora da malzeme edilmemeli’. Biz de böyle düşünen, iyi niyet taşımayan ahmaklar/abdestsizlere deriz ki, madem öyle sporu kullanıp niçin insanların milli ve manevi değerleri üzerine çalışma/saldırı yapıyorsunuz. Örnekleri mi, oldukça fazla. ‘Tevhid’ işaretinden rahatsızlık duyanlara, bunu anlatmanın da mümkün olmayacağı kanaatindeyiz. Allah (cc) ‘ıslah’ etsin…
Arda Güler’in ‘gol’ sonrası yaptığı ‘tevhid’ işareti o kadar önemli ki. Sesli düşünüyorum da, şuurlu Müslümanlar bir futbolcunun böyle bir hareketini acaba kaç yıl, ‘asır’ bekledi. Bugüne kadar adına ‘milli’ denilen, çocuklar ve gençler başta olmak üzere toplumların geleceğine ‘dinamit’ koyan, spor aracılığıyla İslam kültürüyle uyumsuz bir neslin yetişmesi, geleceğin de kaybedilmesi anlamı taşıdığına, şahit olmadık mı? Ki bununla ilgili gerekli önlemlerin alınması gerektiği, siyonist ve haçlı anlayışın önüne ‘set’ koymak, toplumun milli ve manevi değerlerine özleşen ve gol sonrası yaptığı ‘tevhid’ işaretiyle dünyaya mesaj veren, Arda karakterine sahip isimler yetiştirmek ve sahip çıkmak zorundayız…
(Devam Edecek)
