Olimpiyat ‘denen’ akım, özelikle gençler üzerinde değişim/etkileşim gösteriyor. Bu bağlamda söylenmiş “Saçının bir telini dahi göstermekten hayâ eden bir nesilden, göbek çukurunu gösteren hayâsız bir nesle döndük” sözü önemsenmeli! Bunu görmek/anlamak için bayanları katılım sağlandığı (teşvik edildiği) ‘şarkı’, ‘güzellik’, ‘spor’ yarışmalarına bakmak kâfi. ‘Dur’ denilmediği takdirde çark/süreç, daha da vahim ‘neticeler’ için işletiliyor. İşte onun en somut örneği 2024 Paris olimpiyatları!.
Bu yıl 33.’sü yapılan olimpiyatlar dahil, olimpiyat ateşinin Yunanistan’ın Olympia antik kentinde yer alan Hera tapınağından yola çıkarılması hadisesi var. Paris’te vardığı yer, Olimpiyat Komitesi Başkanın (IOC) ve beraberindeki heyetin katılım gösterdiği kilisedeki ayin. Şimdi gündem ise Paris Olimpiyatları ve “Olimpiyat oyunlarının açılış gösterisinde, LGBT, satanizm, pedofili vurgusu’.
Paris’teki ‘oyunların’ açılışındaki rezalete haklı olarak Diyanet İşleri Başkanlığımız da sessiz kalmadı. Başkanlığın “Fransa’da gerçekleştirilen 2024 Olimpiyatları açılış töreninde kasıtlı olarak öne çıkarılan pedofili ve LGBT unsurları, küresel fesat merkezlerinin çirkin yüzünü açıkça ortaya koymuştur…”şeklinde değerlendirmesinin ayrıntısı önem taşıyor…
Bizim yapmamız gereken, spor bahane edilerek, gerçekleşen bu ve benzeri süreçlere karşı duyarlı olmak. Çocuk ve gençlerimizi, yarınlarımızı bu ve benzeri tehlikelere karşı korumak değil mi! Peki, Müslüman bir toplum olarak bu önlemi alıyor muyuz! Maalesef. Ev sahipliğini üstlendiğimiz İslam Oyunlarında ‘benzeri’ olaylara şahit olmadık mı! Sporcuların açık seçik kıyafetleri buna en somut bir örnek değil mi?
Fransa’ya gelince. Paris Olimpiyatları açılış töreninde LGBT temalı Hazreti İsa canlandırması, Hz. İsa’ya yapılan saygısızlık tepki topladı. Fransız aşırı solcu liderinden Rus ortodoks kilisesine, Mısır’daki El Ezher Kurumundan Diyanet İşleri Başkanlığımıza kadar, birçok şahıs, kurum ve kuruluş tepki gösterdi. Nasıl göstermesin ki!.
2024 Paris Olimpiyatları açılış töreninde “drag queen” (kadın kıyafeti giyip makyaj yapan erkek) performansıyla Hz. İsa’yı konu alan “Son Akşam Yemeği” tablosunun tasvir edilmesiyle ‘çirkinliğine’ gelen tepkilere, Paris Olimpiyat Oyunları İletişim Direktörü Anne Descamps’ın verdiği cevaba bakar mısınız; “Açılış törenine ilişkin oylama, toplumda hoşgörünün kutlanması hedefine ulaşıldığının göstergesidir.” Bu açıklama, bir nevi IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesinin) ‘maskesinin’ düşmesi neticesinde ‘çirkin’ yüzünü ortaya çıkarmıştır. Buna rağmen, çekinmeden/sıkılmadan ‘Bizim anlayışımız bu!’ diyebiliyorlar. Paris’teki ‘oyunlar’ halen devam etmekte, maalesef. Herkes yaptığı, söylediğiyle kaldığı için, bizim duruşumuz/söylemimiz önem taşıyor…
IOC’nin uygulamaları bilinçli ve yanlıdır. Öyle olmasa, Filistin’de insanlık dışı soykırım uygulayarak, Müslüman kanı akıtan İsrail’i temsil eden ‘sporcular’ın Paris’te yarışması mümkün olur muydu! Bir başka ifadeyle. Olimpik ‘ruh’ denen ve sapkın inanış üzerine inşa edilen ve süreçle LGBT, satanizm, pedofili gibi şeytanı inanışa dönüşen bu akımın tehlikesine dikkat edilmesi gerekmektedir. Örneklerin çoğalmama, sporcularımızın bu benzeri ‘akımların’ etkisinde kalmaması için, sporumuzu yönetenlerin gerekli ‘hassasiyeti’ göstermeleri gerekmektedir…