Daha önce yazılmış bazı yazılar güncelliği korur, yenisini yazmaya mahal bırakmaz. Tıpkı 3 Aralık 2017 tarihinde, yine bu satırlarda paylaştığımız gibi. O tarihten bugüne tam altı yıl geride kalmış. Deyim yerindeyse, ‘köprünün altında çok sular geçti.’ O tarihte doğan bir çocuk, bugün okula gidiyor. O günden bugüne yaşananlar, tarihe ‘not’ olarak düşüldü. Söz konusu özel gereksinimli (engelli) bireyler olunca, onlar için neler yapıldı-yapılıyor, her defasında bu satırlarda sorgular durumda olduk. Yapılanları takdir ettik, yapılması gerekenleri ise hatırladık, hatırlattık. Bunları söylerken, an itibariyle neler yaşandığını takip etmeye çalıştık. Gözümüze ilk ilişen ve bizi derinden etkileyen, soykırımcı İsrail’in Filistin’deki kardeşlerimize yaşattıkları. İşgalci görevi üstlenen İsrail’in saldırıları sonucu, 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne 15 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti, kadın ve çocuklar ağırlıklı olmak üzere bu rakamın üç-dört katından daha fazla savunmasız, mazlum insan yaralandı veya sakat kaldı. Onlar şimdi, adına ‘savaş’ bile diyemediğimiz İsrail soykırımının mağdurları…
BM SEYREDERKEN, GAZZE HALEN BOMBALANIYOR…
Evet, bugün ‘ 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’. Bu günü ‘engellilere’ adayan ve 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği ‘soykırımı’ önleme yerine seyirci kalmakla yetinen Birleşmiş Milletler (BM), İsrail’in ‘insani ara’ sonrasında Gazze genelinde saldırılarda genişletme ve yoğunlaşma planlarından derin endişe duyduğunu bildiriyor. Nitekim de öyle oldu. Biz bu satırları yazarken, katil İsrail uçakları Gazze Şeridi’nin Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği haberleri ajanslara düştü. Her defasında bölgede yaşananlara hassasiyetle yaklaşan Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ‘Barışın peşini bırakmayacağız’ vurgusu yaparken, ‘insani aradan’ ziyade ateşkesin kalıcı olmasından yana olduklarını sözünü, bir kez daha yineledi. Nitekim son olarak, Gazze Şeridi’nin Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda 100’den fazla kişinin hayatını kaybetmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın endişesindeki haklılık payı olduğunu gösterdi. Çünkü İsrail hainliği hat safhada. Şimdi soru şu; Bugün BM’nin (İsrail’in Filistin’deki soykırımı durduramayan, seyretmekle yetinen bir teşkilat) engelliler gününü kutlanırken, bugünü sadece bir günle sınırlamak, acizlikten başka bir durum değil de ne? O Birleşmiş Milletlere sormak istiyorum, soykırımcı İsrail’in Gazze’yi aralıksız bombalaması sonucunda, ölenlerin yanı sıra kaç kişi evsiz, yurtsuz ve sakat kaldı. Bugün 3 Aralık Engelliler Günü ya! İşte size Siyonist anlayışa sahip küresel güçlerden oluşan batı medeniyeti. Batsın sizin medeniyetiniz…
ENGELLİLERİ 3 ARALIK GÜNÜ DEĞİL, 365 GÜN HATIRLAMAK
Bugün adımlarımızı yere sağlam basmamız için, dünden dersler çıkarıp, yarını düşünmek ve üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Onun için yapmamız gereken, Müsaadenizle, 2017 yılında bu satırlarda kaleme aldığımız yazımızı, bugün tekrar yayımlamak istiyoruz. Dileriz ilgili ve yetkililer gerekli gerekli dersleri çıkarır, yapmaları gerekenleri her defasında hatırlatma gereği duymazlar….
“Allah katında en üstün olanınız en muttaki olanınızdır” (Hucûrât, 49/13)
Bugün Engelliler Günü ilan edilmiş. Kimin ve ne zaman, bugünü Engelliler Günü ilan ettiğini merak edip araştırdığımızda Avrupa/Batı medeniyetinin izlerini görmekteyiz. ‘3 Aralık’, yani bugüne riayet edenler, Birleşmiş Milletler’in 1992 yılında almış olduğu kararı uygulamaya başlamışlar. Alınan kararın amacı sözde, tüm dünyadaki engelli insanların problemlerine dikkat çekmek ve onları anlamaya çalışmak. Bu tanım ve ifadeleri okurken, Suriye’deki savaşta 15 yaşındayken sırtından vurulup, belden aşağısı felç kalan Adnan’ın hayata tutunma çabasının hikâyesini, savaştan kaçan ve sahile vuran çocuk cesetlerini hatırladım. Evet, bugün, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren Avrupa’nın engellileri hatırladığı bir gün…
ENGELLİ VATANDAŞ SAYISI…
“Engelli vatandaş nüfusu düne kadar ülkemizde sekiz milyon olarak telaffuz edilirken, bugün bu rakam on üç milyonu aşmış durumda. Doğuştan veya sonradan, kaderin bir parçası olan bir süreç, engellilik. Bu bağlamda ‘herkes bir engelli adaydır’ görüşü doğrultusunda engelliliğin hayatımızın bir parçası olduğunu/olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor. Gerek ferdi, gerekse, toplumun diğer görev yüklenen mercileri, bu gerçeklerle hareket etme zorunluğu var. Anneler Günü, Babalar günü, şu günü, bu günü… Şairimizin değindiği gibi ‘Tek dişi kalmış canavar…’ kimliğine bürünen ve son demlerini yaşayan batı medeniyetinin bir ürünü olan ‘3 Aralık Engelliler Günü’ deyip, engelliyi hatırlamayı yılın tek bir gününe sıkıştırmak, onlara ‘ihanet’ derecesinde, engelliyi aldatmaktan (kaba tabir saymayacağımız) başka bir manaya gelmiyor. Terk edilmişlik sonrası bir günün sabahı hatırlanmak ve günün sonunda ise yine onları, kendi başlarına, engelleriyle baş başa bırakma anlamına gelir…
ENGELLİYİ 365 GÜN HATIRLAMAK…
“Bir uzvunun eksi veya kullanmaz durumdan dolayı ‘engelli’ kelimesinin muhatabı olan vatandaşlarımızın, sadece 3 Aralık’ta hatırlanmasının önüne geçmek gerek. Tek günle sınırlı olan ve batı anlayışını hayatımıza uyarlamamız, vicdanların körelmesine neden olmakta. Yılın bir gününde hatırlamak yetmez, engelli kardeşlerimizin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olmalarını istiyorsak, onların her alanda desteklenmesi gerekliliğini unutmamak gerek. Her defasında tekrara düştüğümüz bir sözümüz var; balık yedirmekten ziyade, balık tutmasını öğretmemiz gerekmekte. Biraz okuyup, araştırma yaptığımızda İslam inancımız ve tarih bilgisinde bunu görmek mümkün. Engelli sahabeler örneğinde olduğu gibi. Durum bu kadar açık ve net iken, elin ‘3 Aralık Engelliler Günü’ne merak salmamızın tek bir nedeni, dini ve tarihi bilgiden kopuk oluşumuzdan…
ALLAH’IN ÖZEL KULLARI VE MEDENİYETİMİZ
“Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yayına hazırlanan ‘Ayet ve Hadisler Işığında Engelliler’ kitabında, Sayın Doç. Dr. İsmail Karagöz, varlıkların en mükemmeli ve en üstünü olan insanın Allah katındaki değerinin imân, ibadet, sâlih amel, takva ve güzel ahlak nispetinde olduğuna vurgu yaparak, engellilik konusu ayet ve hadislerin ışığında özet ve anlaşılır ve bilimsel yöntemlerle sunuluyor. Temin edip okumak, bilgi sahibi olmakta yarar var. ‘Allah’ın Özel Kulları’ ara başlığımız, Sayın Ahmet Bulut’un, Nesil Yayınları’ndan çıkan kitabının ismi. Sayın Bulut, Allah (cc)’ın en çok sevdiği insanları en ağır imtihanlara tabi tutacağına dikkat çekerken, kitabında engellilerin engelli olmayanlara ibret oluşturacağı öyküleri paylaşıyor. Asıl engel, bizim bakışımızda başlığı altında tarihe not düşüyor; ‘Dün Avrupalı, engellileri yakarken, aslanlara yedirirken biz en güzel şekilde onlara hizmet etmişiz. Akıl hastalarını bile musiki ile tedavi etmişiz. Hizmetçilerin kırdığı eşyayı ödeyecek vakıflar kurmuşuz. Göçmen kuşların yaralarını tedavi edecek vakıflar bizim eserimiz. Bir fetret dönemi yaşadık. Yeni yeni kendimize gelmeye başladık. Afrikalı yetimlerin hamisi olmaya başladık. Gözleri görmeyenlerin ameliyatlarını yaparak görmesine vesile oluyoruz. Avrupa’nın tarumar ettiğini biz imar ediyoruz. İnancımızın sosyal hayata yansımasıdır…’ İnancımızın sosyal hayata yansıması sözü üzerinde derin derin düşünmemiz gereken bir durum. 3 Aralık Engelliler Günü dolayısıyla İstanbul’da açılan Engelliler Fuarı’nı gezdiğim sırada gördüğüm robotlar, çocuğuna kendi şevkât elini uzatmak kadar, makinelere/robotlara teslim etmek isteyen Avrupalı/Batı düşüncesinin yansıması. Tabii her ailenin alamayacağı kadar bir maliyete sahip olmasına da ayrıca kafa yorduğumuzda, Avrupa ile yakınlaşmada teknoloji ile medeniyetin birbirine karıştırılmamasının önemini bir kez daha ‘sesli’ düşünmeden edemedik. Bu vesileyle, Kur’an ve hadis ışığında engelsiz bir hayat dilek ve duasıyla inşallah…”