Devletin ilgili kurumlarının başarılı çalışması ve vatandaşın duyarlılığı ile Koronavirüs (Kovid-19) salgınının üstesinden gelinmesi yolunda emin adımlarla yol alınıyor. Önce sağlık anlayışı göz ardı edilmeyecek şekilde, gündelik hayata aşamalı geçiş için hazırlıklar yapılıyor. Bu takvimde spor organizasyonları da netlik kazanmaya başladı. Sağlık Bakanlığının ‘Futbol Federasyonu’muz kendi iradesiyle karar alacaktır’ açıklaması yaparken, federasyondan yapılan açıklamada liglerin Haziranın ikinci haftasında başlama kararı aldı. Bu kararların alınması ve tartışılması bir yana, kulüpler antrenmana başladı bile. Tedbirli şekilde yapılan çalışmaların Ramazan ayına denk gelmesi, futbolcuların tuttuğu oruç önem taşıyor. Orucu yıllarca ‘tartışmanın’ nedeni ideolojik yaklaşımdan başka manaya gelmiyor. İnancımızın gereği farz olan oruç ibadetinin ayet ve hadislerde belirtilen istisnanın dışında yerine getirilmesi, ümmet olmanın gerekliliği. Virüsün etkisinin azaldığı, kontrollü dönemin başladığı süreçte sporcunun orucunun bir kez daha gündeme gelmesinde yarar görüyoruz. Muş Alparslan Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi Ömer Kaynar’ın ‘Ramazan’da spor ve beslenme nasıl olmalı’ başlıklı bilimsel kaynaklardan desteklenen yazısı, oldukça önem taşıyor. İşte o yazıdan kısa satır başları;
ORUÇ TUT, SIHHAT BUL
“İslam’ın şartlarından biri olan oruç, her Müslümana farz olan bir ibadettir. Bu sebeple ramazan ayında Müslümanlar bedenlerini aç bırakmak suretiyle Kur’an-ı Kerim okumak ve namaz kılmak, sadaka ve zekat vermek gibi kulu Allah’a yaklaştıran ibadetler ile meşgul olurlar. Peygamber efendimizin ‘Oruç tutun ki sıhhatli (sağlıklı) olasınız’ sözü aslında bilimsel bir gerçeği de ortaya koymaktadır. Orucun insan vücuduna olan sayısız faydasının olmasıyla birlikte orucun bilimsel olarak faydasını kanıtlayan Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi 2016 yılında ‘Hücrenin Kendisini Sindirmesi’ (autohagy) başlıklı çalışması kendisine Nobel Tıp Ödülü’nü kazandırdı. Çalışmasında ‘vücut stres altındayken oruç tutarken ya da açlık sırasında çok fazla otofaji (hücrelerin kendini yeme durumu) oluyor. Hücre, enerji üretimini kendi iç imkânlarını kullanarak yapmaya çalışıyor ve tabii ki ilk olarak çöpünü ve patojen bakterileri sindirerek temizliğe başlıyor. Böylece erken yaşlanmanın önü tıkanıyor’ ifadelerine yer verdi…”
RAMAZAN’DA SPOR NASIL OLMALI?
“Diyet uygulayan, günlük, amatör ve profesyonel spor yapan kişilerin sağlık problemi yoksa oruç tutmalarında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Fakat ramazan ayında oruç tutanlar, günlük spor yapan veya amatör ya da profesyonel sporcuların dikkat etmesi gereken kurullar vardır. Bu kurallara uyulduğu takdirde ramazanda oruç tutmanın, zayıflamak, sağlıklı kilo düşmek ve vücudu formda tutmak gibi birçok yarar sağlar. Ramazanda, spor yapmanın en uygun olacağı zaman aralığı iftardan 1-2 saat önce ya da iftarla (iftardan en az 2-2.5 saat sonra) sahur arasında yapılması uzmanlarca önerilmektedir. İftar öncesi spor yapılacaksa yürüyüş ve hafif tempolu koşular (jogging) tercih edilmelidir. Aksi halde iftara doğru kan şekerindeki azalma, uykusuzluk ve biyolojik ritim değişiklikleri, kas kuvvetini ve dayanıklılığını, denge ve koordinasyonu etkileyerek spor yaralanmaları ile birlikte bir takım sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bununla birlikte oruçlu iken spor yapanlar, antrenman saatlerini ve beslenme programlarını belirlerken uzman kişilerle görüşülerek düzenlendiği takdirde orucun sağlıklı kilo vermek ve vücudu formda tutması bakımından oldukça yararlı etkileri bulunmaktadır…”